Bir şey söyle bana,
Bana bir laf et ki binlerce,
Onbinlerce görüntü anlatamasın.
Genceli Nizami’nin dediği gibi
Taşı onunla yıkasalar
Üzerinde akik biter…[/su_quote]
Cemal Süreya’nın şiirinde yazdığı gibi onbinlerce görüntünün anlatamadığını bir laf anlatabiliyor. Bu fotoğrafa baktığım zaman ise onbinlerce laf ile anlatılamayanın bir fotoğraf görüntüsü ile anlatılabildiğini görüyorum. Irgat çadırlarının önünden geçerken bazen en büyüğü 12 yaşlarında olmak üzere kızlı erkekli çocukları görüyorum…. sadece çocukları… 12 yaşından büyük, iş yapabileceklerin hepsi mevsimlik işçi olarak geldikleri için tarlaya veya bahçeye gidip para kazanıyorlar… Biliyorlar, sayıları ne kadar fazla olursa o kadar fazla para kazanacaklar ve küçük çocuklar hariç hepsi çalışmaya gidiyorlar… 12 yaşındaki ablalar kardeşlerine birer küçük anne olup onlara bakıp besliyorlar. Evet, fotoğrafa baktığım zaman arka planda bir abla kendi yaşındakiler oyuncak bebeklerle oynayıp yemek beğenmezken o yere oturmuş kardeşine karpuz yediriyor sanki evcilik oyunu oynar gibi. Ön planda olan diğer kardeşin akan burnu ve yüzündeki kirler gözünün içindeki pırıltıyla kayboluyor ve herşeye rağmen mutluluğun fotoğrafını veriyorlar herşeyi olup da mutlu olamayanlara nispet yaparcasına…..Çocuklarımıza küçük şeylerle mutlu olmasını öğretebilirsek hepimiz gerçek mutluluğu tadabiliriz….