Kavuştum çoluk çocuğuma
Koltuğuma uzandım, rahatım
Kahvem içime sindi [/su_quote]
Behçet Necatigil’in ‘’Aile’’ isimli şiirinde belirttiği gibi çoluk çocuğa kavuşmak ve özlem gidermek, onlarla var olmak insanın hayatta olduğuna sevindiği andır. Günümüzde değişen aile yapısı bu duyguyu yeterince yansıtıyor mu?
Aile yapısı Türkiye’de köklü bir değişim sürecinden geçiyor. Geleneksel toplumun kalabalık aile yapısından modern toplumun çekirdek aile modeline doğru bir değişim yaşanmaktadır. Her değişimde olduğu gibi bu değişimde de fırsatlar ve riskler birlikte ortaya çıkmaktadır. Uzmanlar, çekirdek ailenin yaygınlaşmasıyla dede ve nenesinden uzakta büyüyen çocukların ileride iletişim sorunu yaşadığına dikkat çekiyor.
Ali Osman Engin’e göre, Türkiye’de yeni bir aile modeli gelişmekte, ailenin önemli üyelerinden olan dede ve nine bu aile yapısı içinde yer almamaktadır. Çocuk gelişimi açısından bakıldığı zaman dede ve nine figürlerinin çocuğun sosyal, psikolojik ve kültürel gelişiminde vazgeçilmez bir noktada bulunduğunu belirten Engin’e göre, “dede ve nine modeli, geniş aileden çekirdek aileye geçişte sistemin dışına itildiği zaman önemli bir ekonomik kayba da neden oluyor. Günümüzün çekirdek aile modelinde anne ve baba çalışıyor, çocuk da tek başına kalıyor. Çocuk, 0-6 yaş arasında edinmesi gereken davranışları elde edemiyor ve tamamen yalnızlığa itilmiş oluyor.”
Engin, anne ve babanın mükemmelci, dede ve ninenin ise gelenekselci olduğuna dikkat çekerken şu önemli uyarıyı yapıyor: ”Dede ve ninenin 50-60 yıllık tecrübe bahçesinin kahramanları torunlar. Torun hata yapabilir, hata yapsa da yine o bahçenin kralları ve kraliçeleri. Çocuk dede ve ninesini sığınacağı bir liman şeklinde görüyor. İşte bu yapının çocuğun sosyal, psikolojik ve kültürel yapısının gelişiminde çok önemli etkileri var. Aslında dede ve nine sistemin vazgeçilmez değerlerindendir. Dolayısıyla bu iki önemli figürün aile dışında bırakılmaması gerekiyor.”
Fotoğrafa baktığım zaman gözleri ışıl ışıl bir çocuğu ve büyükbabası ile büyükbabasının annesini görüyorum. Tüm aile nesilden nesile aynı çatı altında. Fotoğraftaki çocuğun arkasındaki aynaya yansımış olan aile resmi, değişen aile yapısıyla birlikte neyin geride kalmakta olduğunu göstermesi açısından önemli. Ailenin dışında kalanlar sadece ailedeki insan sayısının eksilmesine neden olmuyor, aynı zamanda çocuğun psikolojisi ve değerler dünyasında da erozyona neden oluyor.
Dedelerin ve ninelerin varlığı aileyi tutkal gibi birbirine bağlıyor. Büyüklerin ölümüyle beraber bu birliktelik genellikle bozuluyor. Onlar varken herkes bir aradaydı, onlar yokken dayılar yeğenlerinin düğünlerine gelmeyip ‘’sorunlarım var’’ diyerek sosyalleşmekten uzak yaşıyor; amcalar yeğenlerinden habersiz sadece kendisini ve ailesini düşünüyor.
Dedelerin ve ninelerin geleneksel, kendi dönemlerine ait veya bazen bencilce sadece kendilerini sevdirmeye yönelik eylemlerini de görmezden gelmeden tatlılıkla, hiç küstürmeden çocuklarımızla birlikteliklerini sağlamalıyız. Modernlik adına her geleneksel olanı ailenin dışında tutmak son derece tehlikeli. Bundan en fazla çocuklar olumsuz etkileniyor. Çocukları, sığınacakları bir liman olan dede ve nineden mahrum bırakmamalıyız…