Evin yolunu tutmuşum
Yemek yedik, çocuklarım uyudu
İniyor üstüme yavaştan
Allah’ın bembeyaz bulutu
Kederlerimi unutmuşum.
Hayatta olduğuma Seviniyorum şimdi
Kavuştum çoluk çocuğuma
Koltuğuma uzandım, rahatım
Kahvem içime sindi [/su_column] [/su_row]
Behçet Necatigil’ in ‘’ Aile ‘’ isimli şiirinde belirttiği gibi hayatı devam ettirmek ve ihtiyaçları karşılamak adına zorunlu olan günlük koşuşturmalardan başımıza herhangi bir şey gelmeden çoluk çocuğa kavuşmak, koltuğa uzanmak ve bir iş gününü daha kazasız belasız tamamladım diyebilmek Allah’a şükretmeyi ve güzel bir kahveyi hak ettiğimizi gösteriyor.
Geçmişte babanın ağırlıklı rol üstlendiği aile yapısı egemendi ama günümüzde anne de sürecin önemli bir parçası durumunda. Günlük hayatın içerisinde koşuşturan sadece baba değil anne de, bazen ikisi birlikte de olabiliyor. Bu nedenle bir aile yuvası kurmak bu zamanda çok zor. Kurulan yuvanın sürdürülebilirliğini sağlamak çok daha zor.
Banu Gökçül, bu konuda şu tespitleri yapıyor: “Eskiler söylemişler; ‘evimizin direği babadır’ diye. Bununla beraber kadının kurucu gücünü vurgulamak için ‘yuvayı dişi kuş yapar’ da demişler… Modern yaşamda genellikle hem anne hem de baba çalışıyor. Ancak aralarındaki iş bölümü sağlıklı işliyor mu? Benim görebildiğim kadarıyla maalesef her ailede değil!
İş bölümünün, paylaşmanın, desteklemenin sağlam kurulmadığı ailelerin direği çatırdıyor. Ailenin barındığı evin direği en içten yıkılıyor. Hem kadın, hem erkek, hatta daha geniş ailelerde büyükanne ve büyükbabalar da desteklemeye giriştikçe işler bazen daha da sarpa sarıyor. Herkes kendi tarafına doğru çekmeye çalıştıkça, güç mücadelesinden ilgisiz kalan çocukların sesleri de tam olarak duyulmuyor…
Kadın erkeğin anlayışsızlığından, erkek de kadının ne istediğini tam olarak anlayamamaktan şikâyet etmeye başlarlar. İletişim arızaları da birbirlerini işitmedikleri, duymadıkları, anlamadıkları alanlara, boşluklara kendi zihinlerindeki olası olumsuz senaryoları, yanıtları onun yerine doldurmakla başlar. İşte ailemizin direğinin asıl çatırdamaya başladığı yer burasıdır…”
Fotoğraftaki aile yuvasında ailenin direği durumunda olan anne ve baba çocuklarıyla birlikte sıcak bir yuvada olmanın, birlikte olmanın mutluluğunu sergiliyorlar. Fotoğrafa baktığım zaman babanın çocukları sallamak için evin ortasına astığı ipi kavrayışı ve ayaktaki duruşu, bakışı ekonomik açıdan geçimin babanın sorumluluğunda olduğunu gösterirken arka planda çocuklarıyla beraber yerde oturan annenin de evin iç düzeninden sorumlu olduğunu görüyorum. Aslında anne ve baba arasındaki iş bölümünü aile fotoğrafında görüyorum.
Aile direğini çatırdatmak istemiyorsak herkes görevini ve sorumluluğunu bilerek birbirine saygı ve sevgi ile yaklaşarak, birbirinin mizacını iyi bilerek ve kendi kişiliğinden fazla ödün vermeden ortak payda da buluşabilmeliyiz. Birbirimizi iyi dinleyip doğru anlamalıyız. Fakat bunlar aile yapısı kurulduktan sonra sağlanması zor şeyler olduğundan evlenmeden önce bunları iyi görebilmeliyiz ve kararımızı sağlam vermeliyiz aksi takdirde günlük hayatın koşuşturmasından sonra geldiğiniz ev kahve keyfini aldığınız, huzur veren yer olmaktan çıkar ve gelmek istemediğiniz, huzursuzluğun olduğu yer olur. Bundan çocuklarda nasibini alacağı için zincirleme tüm toplum olumsuz etkilenir.
Direği çatırdatmamanın yolu, paylaşım ve destekten geçiyor…