ona boyun eğmektir-
sözleşmesiz, anlaşmasız,
ne derse tek tek yapacaksın,
düşünmeden, direnmeden. [/su_quote]
Özdemir İnce’nin ‘’Bir Kenti Yaşamak’’ isimli şiirinde belirttiği gibi değerleri ve güzellikleriyle bir kenti yaşamak onun bazı çirkinliklerini ve zorluklarını görmeden boyun eğerek, düşünmeden keyifle yaşamaktır. Karnavallar yapıldıkları yerin özelliklerini ve güzelliklerini eğlenceli bir şekilde insanlara sunarak o şehre bir kimlik kazandırmakta ve hiç sorgulamadan teslim olunacak bir yaşam sunmakta.
Kökleri antik dünyaya kadar uzanan bir kutlama, coşma, eğlenme etkinliği olan karnavalın dünyada en büyük şöhret sahibi olanı Rio Karnavalıdır. Milyonlarca insan bu karnavalda her yıl gönlünce doyasıya eğlenirken dünyanın her yerinden herkesin dikkati de bu meşhur karnavala odaklanır. Bu görkemli etkinlik, ülke tanıtımına katkı yaparken aynı zamanda şehrin de bir “Marka Şehir” olmasında çok büyük bir rol oynuyor.
Yerel yönetimler “Marka Şehir” kavramına Türkiye’de de giderek daha fazla önem vermeye başladı. Şehirlerimizin ve dolayısıyla ülkemizin geleceği için bu kavramın önemseniyor olmasını görmek bana keyif veriyor.
Ertan Acar’ın bu konudaki şu tespitleri önemli: “Günümüzde kimi kentlerin popülaritesi bulundukları ülkeden de öndedir. ‘Marka Şehir’ler yaratmak batıda, uzun yıllar önce benimsenmiş yerel bir kalkınma modelidir ve bu yüzden artık yeni ekonomi düzeninde, bir ülkenin kaç tane marka şehri olduğu hayati bir önem arz etmektedir. Çünkü günümüz dünyasında ülkelerin marka şehirleri yoksa o milletlerin yenilikçi ve yaratıcı sınıfları ortaya çıkaramadıkları anlaşılır.
‘Marka Şehir’ kavramını, bir kentin var olan kaynaklarını, turizme elverişli olarak pazarlanabilecek kadar değerli hale getirip, bu kaynakları şehrin sembolü olabilecek düzeye gelmesini sağlamak olarak tanımlayabiliriz. Dünya’da ‘Marka Şehirler’ dendiğinde; İstanbul, Paris, Roma, Viyana, Venedik, New York, Dubai, Kazablanka, Moskova, Atina, Kahire, Mekke, Las Vegas, Londra ilk akla gelen kentlerdir…”
Fotoğrafa baktığım zaman üzerinde yayaların kullandığı dünyanın en eski köprüsü olan Adana’daki tarihi Taş Köprüyü ve yakın zaman mimarisi olan Adana Merkez Camisi’ni görüyorum. İki ayrı dönemin bu iki ayrı mimarisi, Adana’ya özel bir kimlik ve değer katıyor… Bu yıl 1-5 Nisan 2015 tarihleri arasında üçüncüsü yapılmakta olan “Nisan’da Adana’da Portakal Çiçeği Karnavalı” da bu güzel şehre “Marka Şehir” olma yolunda değer katan önemli bir etkinlik…
Ne mutlu bizlere! “Bereketli Topraklar”ın diyarında her geçen yıl gelişen ve güzelleşen bir karnavalımız var. Bu karnaval kolektif bir çabanın güzel bir ürünü. Bu ürün, işbirliği kültürünün Adana’da sağlam köklere sahip olduğunu gösteriyor. Emeği geçen herkesi kutluyorum…