Kuzguncuk’un sokaklarını arşınlarken Perihan Abla Sokağı’na gelindiğinde anılara yolculuk başlar ve ekran karşısında keyifle izlediğimiz Perihan Abla adlı dizinin unutulmaz ismi Perran Kutman hemen akla gelir.
Kuzguncuk, İstanbul’un büyüleyici ve yitirmekte olduğumuz, her geçen gün daha fazla özlediğimiz mahalle havasının solunduğu semtlerinden birisidir. Farklı dinlere ait ibadet mekânları, ev yemekleri sunan küçük şirin lokantaları, rengârenk cumbalı evleri, çiçekli pencereleri, fırınları, cafeleri, bakkalı, eskicileri, antikacıları, taksi durağı, berberi, simitçisi ve kedileri ile zamanın yavaş aktığı bir yerdir Kuzguncuk. Buram buram nostalji yaşatan güzellikler diyarıdır bu semt.
“İşte bu mahallede yaşar Perihan Abla… Küçük büyük herkesin dostu Perihan Abla…” Bu sözlerle başlardı dizi ve bu sözlerle de biterdi. Seksenli yıllarda gerçek hayatta yaşadığımız mahalle sıcaklığını Perihan Abla dizisi ve Perran Kutman’ın usta oyunculuğu aracılığıyla ekran karşısında da yaşamıştık.
Hayatımıza pek çok değişik karakterle girdi Perran Kutman ama en çok Perihan Abla karakteriyle kendisini sevdik. Perran Kutman büyüdüğü aile ortamını Adem Dursun’a anlatmış: “Ailede tiyatro ile uğraşan yoktu. Ancak bayağı komik bir ailenin içinde büyüdüm ben. Babaannem, o dönemin keman çalan bir hanımefendisiydi. Aile kendi içinde komikti. Birbirlerine espriler yapan bir aileydi. Bense tam aksine, çok içine kapanık bir çocuktum. Ve de çok yalnız büyüdüm. Terbiyem bozulmasın diye kimselerle görüştürmezlerdi beni. Ben tektim, yani uzun yıllar ailenin tek çocuğu idim… Yaşıtım da olmadığından çok yalnızdım…”
Perran Kutman sanat eğitimine nasıl adım attığını İzzet Çapa’ya şu şekilde açıklıyor: “Çok güzel taklit yapıyordum. Fakat öyle sanatçı taklidi falan değil. Kafamda kendi yarattığım karakterlere bürünürdüm. Bir gün yine annemin evindeyim, o da arkadaşıyla dışarıda oturuyor. Ben içeride güya temizlikçi kadınla konuşuyorum, bunlar da bizi dinliyor… Temizlikçi kadın falan yok içeride. Ben kendi kendime konuşuyordum iki farklı karakter olarak. Neyse annemin arkadaşı ‘Konservatuvara yolla bu kızı, harcanmasın’ demiş. Böylece zorla konservatuvara yollandım.”
Perran Kutman çok sevilmesinin nedeni ise İzzet Çapa’ya şu şekilde açıklıyor: “Çünkü hep göz hizasındaki kadınları oynadım. İnsanların sokağa çıktıklarında, çarşıya pazara gittiklerinde karşılaşabilecekleri karakterlerdi benim canlandırdıklarım. İşte bu yüzden kolay benimsediler Perran Kutman’ı…”. Yaptığımız iş ne olursa olsun karşımızdakiyle aynı seviyeye gelebiliyorsak ve vermek istediğimizi verebiliyorsak başarmış saymalıyız kendimizi. Unutmayalım ki başardığımız zaman da seviliriz.
Fotoğrafa baktığım zaman samimiyeti, sıcaklığı ve işini severek yapan usta bir sanatçıyı görüyorum. Küçük büyük herkesin dostu Perihan Abla’ yı görüyorum. Mahalle ve mahalle insanlarının sıcaklığını ne zaman hatırlayacak olsam aklıma ilk gelenlerden birisidir yolda görsem Perihan Abla diye sesleneceğim Perran Kutman.
Youtube kanalından ‘’Perihan Abla’’ dizisinin müziğini dinlediğimde;
Bu mahallede yaşar bizim Perihan Abla
Küçük büyük herkesin dostu Perihan Abla
Kimin başı sıkışsa koşar Perihan Abla
İşte bu mahallede yaşar Perihan Abla
…
Sözleri bana neden günümüzde yardımlaşmanın azaldığını, birinin başı sıkıştığında kimsenin koşmamasını sorgulatıyor. ‘’Mahalle’’ kavramı ve bununla ilgili güzel olan ne varsa unutturuldu.
Bizim mahalleden birisi gibi gördüğümüz değerli sanatçımız Perran Kutman’a sağlık ve mutluluk dolu yıllar dilerken küçük büyük herkesin dostu, bizim mahalleden diyebileceğim samimi, içten pazarlıksız, katıksız sevebileceğimiz insanların çoğalacağı yarınları ümit ediyorum.