Birden sizi gördüm
Açtı arı doruklarda bir safran
Durdum[/su_quote]
Behçet Necatigil’in ‘’ Kirli Soru ‘’ isimli şiirinde belirttiği gibi insanların yüzünde zaman zaman üzgünce bir bakış yakalarız. Bakışın nedeni bazen yaşadığımız hayal kırıklıkları olabileceği gibi bazen de mazide yaşananlar olabiliyor. Yorgun olduğumuz anlarda üzgün bir yüz ifadesiyle dalar gideriz ve birçok soruyla birlikte ‘’keşke’’ demekten kendimizi alamayız.
İnsanlık tarihinde çalışmak her zaman büyük bir önem taşıdı. Üretim tekniklerindeki gelişmeye paralel olarak çalışmanın niteliği ve niceliği hep değişim geçirdi. Çalışma hayatı, endüstri devrimi ile birlikte köklü bir dönüşüm geçirdi. Bilim ve teknik buluşların üretimde kullanılmaya başlaması endüstri devriminin doğuşuna olanak sağladı. İnsan bu çağda da emek sarf ediyor, alın teri döküyor ama sürekli gelişen teknoloji insan emeğini giderek daha fazla devre dışı bırakıyor.
Günümüzdeki bilimsel-teknolojik devrim, makine teknolojisinin işçiye biçtiği rolü kökünden değiştiriyor. Bilgi yoğun teknolojiler, işçiyi makinelerin eklentisi olma rolünden uzaklaştırıyor, işçiyi üretici otomasyonun dışına çıkarıyor. Otomatize sistemler, işçinin yıllar içinde kazandığı pek çok mesleki beceriyi gereksizleştiriyor, canlı emeğe olan ihtiyacı azaltıyor.
Fotoğrafa baktığım zaman yaşlı bir insanın tıpkı şiirdeki gibi yüzünde üzgün ve yorgun bir ifadeyi görüyorum. Gözlüğünün üzerinden bakarken kırışan alnında terini görüyorum. Yorgunluk ve unutkanlıktan gözlüğünün camındaki derecesini gösteren kâğıdı çıkartmamış ve ‘’Her işim bitti de bu kâğıdı çıkartmak mı kaldı’’ dercesine. Bilgi yoğun teknolojiler, çalışanları giderek üretim sürecinin dışına atarken çalışanlar, “işe yaramazlık kâbusu” yaşamaktadır. Fotoğraftaki yaşlı insan, emek sarf eden, alın teri döken klasik çalışma döneminin insanlarını bana hatırlatıyor. “İşe yaramazlık kâbusu” yaşayamayacak kadar yaşlı. Teknolojinin getirdiği gereksizleşme endişesi onu değil gençleri ilgilendiriyor.
Gençlerin bilimsel-teknolojik devrimi göz önünde bulundurarak meslek seçmeleri ve seçtikleri meslekte de kendilerini sürekli geliştirmeleri gerekmektedir. Bunu yaptıkları takdirde yüzlerinde gelecek ile ilgili kaygı olmayacak ve yaşamlarında ‘’keşkelere’’ yer vermeyeceklerdir. Böyle düşünen ve planlayan insanları da hiçbir rekabet ortamının gücü yok edemeyecektir.