Çocukken gördüğüm bayramlar hani?
Mübarek elleri öpüp, koklayıp
Yüzüme sürdüğüm bayramlar hani?
Hani ya o özlem, hani ya o tat?
Ne dışım kaygusuz, ne içim rahat
Haftalar öncesi her gün, her saat
Babamdan sorduğum bayramlar hani?[/su_column] [/su_row]
Abdurrahim Karakoç’un ‘’Bayramlar Bayram Ola 2’’ isimli şiirinde belirttiği gibi çocukluğumuzdaki özlem duyduğumuz bayramlar sorsak dahi yok artık. Haftalar öncesi hazırlandığımız bayramın o tadının yerini tatil mekânlarını araştırmak almış. Gerisi aile büyüklerimizi görmek yerine tatil yerine kaçmak olmuş.
Geçmiş yılların bayram coşkusu ve heyecanı giderek kaybolurken yaşlı insanlar “nerde o eski bayramlar” diyerek hayıflanmakta ve bayram ziyaretlerinin yerini bayram tatilleri almış durumda. Sabah erkenden heyecanla kalkıp yeni kıyafetleri giymek ve büyükleri ziyaret ederek bir büyük ailenin parçası olduğunu hissetmek çocuklara çok şey kazandırırdı. Eskiden canlı, neşeli, renkli bir bayram kültürü olduğu için çocuklar bu kültürü hakkıyla yaşarlardı.
Normal zamanlarda görmeye hasret kaldıkları insanları görmek yaşlılar için gerçek bir mutluluk olduğu için bayramlar geçmiş yıllarda yaşlılar için de büyük bir mutluluk kaynağıydı. Çocuksu bir neşeyi yüzlerinde ve davranışlarında görmemek mümkün değilken şimdilerde erozyona uğrayan bayram kültürü en çok onları mutsuz ediyor.
Aydın Avcı, haklı bir sitem eşliğinde değişen bayram kültürü hakkında şunları yazıyor: “Her bayramı bir arada ‘bayram gibi’ kutlayan o koca aile, telefonda bayramlaşıyor kaç zamandır. Eski bayramlar ‘tatil’ oldu.
Herkesin bayram imgeleri vardır. Benim ki taş zeminde sabun kokusudur uyanınca burnuma çalan… Bir de coşkulu fasıl sesi, kallavi ahşap radyoda; yayılan, sabah namazıdır, babamın dizi dibinde, dizimde ağrılarla kılar gibi yaptığım; bayram harçlığıdır, annemin elinden kaptığım… Kapıda ramazan davulcusudur; … Badem şekeridir bayram; kolalı beyaz mendil ve yandan ayrılmış saçta bir avuç kolonya kokusu…
Artık bayramlarda sanal ortamda cep telefonlarıyla büyüklerini aramayanları da gördüm, utancımdan öldüm, Anladım bayramlar değil de insanlık bence çok büyük bir değerden yoksundu…
Karşılıklı bayram ziyaretleri de iyiden iyiye azaldı. Yapılan ziyaretlerin çoğu da içten geldiğinden değil ayıp olmasın diye yapılmaktadır. Evinde, iş yerinde internet olanlar adres defterinde kayıtlı olanlara aynı anda yüzlerce ileti göndererek, cep telefonuyla bu görevi yerine getirmek isteyenler ise mesaj atarak vicdanını rahatlatmaktadır. Yani elektronik ortamda bir bayram geçirmektedir.
Eski zamanın bayramlarında özlemler son bulurdu, hasretler dinerdi, hüzünler biterdi, ne güzeldi o bayramlar. Artık Kapıların zilleri çalmıyor komşuların çocukları gelmiyor, dört gözle beklediğimiz sevdiklerimiz neredeler? Bayramlarımız ellerimizden kayıp gidiyor.”
Fotoğrafa baktığım zaman duvardaki aynanın önünde duran bir çocuğun bakışlarını ve o çocuğun arkasındaki aynada bayram ziyaretlerinde hepsini bir arada görmek isteyeceğimiz gibi dizilmiş aile büyüklerini görüyorum. Şimdilerde, çocuk yaşlarda bayram ziyaretleri sıkıntı verirken, bir yerlere tatile gitmek için fırsat olarak değerlendirilirken; aynadaki insanlar gibi yaşlandığımızda ziyaretimize gelecek insanları dört gözle bekleriz. Aynanın önündeki çocuk bir gün aynanın içindekiler gibi yaşlanıp bu duyguları yaşayabileceğini hissedebilse belki de bayramlardan birini aile büyüklerinin yanında geçirmek için can atacaktır.
İnsanlık için barış, huzur ve refaha vesile olmasını dilediğim Ramazan Bayramı’nın eskisi gibi samimi ve özlemlerin giderildiği bir bayram olmasını canı gönülden arzu ediyorum.