Dünya kurt, insan kuzu
Kurdun derdi kuzuyu mideye indirmek
Kuzu ise kurda âşık!
Mevlana’nın kurt dediği dünyada kuzu gibi mideye indirilip yok olmamanın yolu kurda âşık olmamaktan, zekâdan ve kendine güven duymaktan geçiyor.
Kendine güvenen bir çocuk dünyaya bir defa gelen bir insan için son derece önemli olan hayattan haz almanın kapılarını aralamış demektir. Kendine güven duygusunu geliştirmeyen çocuk hayatın içinde olmayan, sürekli korunan, atacağı her adımın kontrol altında olduğu bir çocuktur. Bazı anneler ve babalar bu konuda yeterli duyarlılığı ve bilinci maalesef sergileyemedikleri için etrafımızda kendine güvenmeyen birey sayısının gittikçe arttığını hepimiz görebiliriz.
Kapalı kapılar ardında, demir parmaklıklı pencereleri olan evde büyütülen çocuğun hayattan izole edilerek büyütülmesi sonucu yetişkin bir insan olma aşamasına geldiğinde özgüveni olmayan, korkularla yaşayan bir birey olduğunu görüyoruz.
Yetişkin bir bireyin çocukluk döneminde kazanamadığı özgüveni daha sonraki yaşlarda kazanması çok zor olduğu için uzmanlar bu konuda şu uyarıları yapıyor: “Kendine güven duyma… Bu beceriyi kazanma bir anda olacak bir şey değildir. Ve ancak yaşama dayalı deneyimlerle kazandırılabilir. Bu beceri için bazı diğer becerilerin sentezlenmiş olması gerekir: Cesur olma, cesaretlendirilme. Yeni ve beklenmedik durumlardan korkmama. Ve bunlara uyum sağlama becerisi yani zekâ. Kendine ve başkalarına saygı duyma.
Bunların hepsi kendine güvenmenin temelidir ve yaşam boyunca bunun üzerine birikim yapılır. Maya gibidir… Kendine güven duyma eğitimi uzun soluklu bir yoldur. Bu nedenle sabır gerektirir. Bütün bir çocukluk dönemince tüm fırsatlar değerlendirilmeli… Çocuklar sorumluluk alabilmek için öncelikle onlara güvenildiğini bilmek isterler. Bu konuda fırsat verilmelidir. Özgür ortamlar önemlidir. Dünyanın işleyişini anladıklarını göstermeleri gerekir. Kendilerini ancak bu yolla önemli ve değerli hissedebilirler.
Ebeveynlerden biri ya da her ikisi, aşırı derecede korumacı ve bağımsızlığı engelleyiciyse, çocuğun kendine ilişkin duygu ve yargısı; yeteneksiz, yetersiz ve değersiz olduğudur. Ebeveynler, aşırı korumacı tavırlarıyla çocuklarını koruduklarını, onlara iyilik ettiklerini düşünürler. Çocuğunu fazlaca kontrol eden ebeveyn tutumu; sorumluluk alamayan, anne babaya bağımlı, problem çözme becerisi, özetle özgüveni gelişmemiş çocuklar oluşturur… ”
Fotoğrafta penceresi demirli olan evdeki çocuk, fiziksel bir güvenliğe sahipken acaba özgüven duygusu geliştirilerek yetiştiriliyor mu? Bu duygu geliştirilmezse hayattan haz alması nasıl mümkün olacak? Korkularla dolu bir çocuk, kendini acıya mahkûm etmiş bir birey olarak hayata atacaktır.
Çocuklar elbette korunmalı ama bu özgüveni sekteye uğratacak bir koruma olmamalı. Kurda kuzuyu yem etmemeye çalışırken kuzuyu başka hastalıklardan kaybetmemesini de ebeveynler olarak bilmeli ve ona göre davranmalıyız.