Günlerin geçişi ardı ardına.
Hasretiz bir kanat şakırtısına
Mavi gökte kuşlar yine uçar mı?[/su_quote]
Ahmet Hamdi Tanpınar’ın ‘’Selam Olsun’’ şiirinde belirttiği gibi zamanın su gibi akıp gittiği yaşamımızda özlediğimiz ve yapamadığımız şeyleri tekrar yaşayamadığımızda hasret kalırız yapamadıklarımıza ve özlediklerimize. Engelliler için bu durum yaşanılabilir mekânlar yapılmadığı sürece daha büyük travmalar yaratıyor.
Araştırmalara göre çocuklukta ve gençlikte engelliliğe daha az rastlandığını ortaya koyuyor. Doğumla birlikte gelen engellilik daha azken, yaşlılıkta engellilik artıyor. Uygar bir toplum olmanın en önemli ölçülerinden birisi de hayatın her alanında engelliler için yaşamı ulaşılabilir kılmaktır.
Engelliler Haftası’nı bu açıdan bir farkındalık ve duyarlılık yaratmak açısından çok önemli görüyorum. Kamu başta olmak üzere toplumun değişik kesimleri geçmiş yıllara oranla engellilerin yaşamını kolaylaştırmak konusunda giderek daha fazla çaba sergiliyor. Bu çok sevindirici bir gelişmedir… Ancak bu konudaki araştırma ve istatistikler yapılması gereken çok şeyin olduğunu da ortaya koyuyor.
Türkiye Engelliler Araştırması’nın medya ile de paylaşılan sonuçları çok çarpıcı. Engelliler İdaresi Başkanlığı’nca yapılan araştırmaya göre, Türkiye nüfusunun yüzde 12,29’unu engelliler oluşturuyor. Bu oranın yüzde 9.70’ini süreğen hastalığı olanlar, yüzde 2,58’ini ise ortopedik, görme, işitme, dil ve konuşma ile zihinsel engelliler oluşturuyor.
En fazla engelli nüfusun Marmara bölgesinde bulunduğunu ortaya koyan araştırmaya göre engellilerin çoğu evli, yüzde 37,7’si bekâr ve yüzde 1,6’sı boşanmış durumda.
Analizler, engellilerin bir kısmında iki veya daha fazla sorunun bulunduğunu gösteriyor. Buna göre, bedensel engellilerin yüzde 5,5’inde görme, yüzde 3,2’sinde işitme, yüzde 8,4’ünde konuşma ve yüzde 6,6’sında ise zihinsel engel var. İşitme engeli bulunanların yüzde 34’ünde aynı zamanda konuşma engeli ve konuşma engeli bulunanların yüzde 27’sinde aynı zamanda zihinsel engel bulunuyor.
Okuma yazma bilmeyen engellilerin oranı, okuma yazma bilmeyen genel nüfusun 3 katını oluşturuyor. Engellilerin yüzde 84,2’sinin eğitimi ilkokul düzeyinde.
Araştırma, genel olarak engelli bireylerin yüzde 68’inin yaşadığı çevrede engeline bağlı herhangi bir düzenleme bulunmadığını ortaya koyuyor.
Konuşma engellilerin sadece yüzde 3,1, bedensel engellilerin yüzde 3’ü, görme engellilerin yüzde 2,6’sı, işitme engellilerin yüzde 2,3’ü ve zihinsel engellilerin yüzde 1,8’i yaşadıkları bina, cadde, sokak ve yollarda engeline uygun olarak bir takım düzenlemelerin bulunduğunu ifade ediyor.
Fotoğrafa baktığım zaman engelli çocuğunu öpen babayı görürken, bu babanın çocuğunun engellerinden dolayı günlük hayatta yaşadığı zorluklara odaklanıyorum. Engelli çocukları evin içinde veya kapalı mekânlarda tutmak yerine daha dışa dönük ve daha sosyal olmalarını sağlayabilirsek engelli çocuklara ve yaşamlarına tatlı bir öpücük vermiş oluruz.
Engellilerin, yaşam kalitesini artırmayı sadece bir kamu görevi olarak görmemeliyiz, bu aynı zamanda herkesin üzerine düşen bir insani sorumluluktur…