Paylaşılan zeytin tanesinin,
Yüzümüze saldıran yağmur avanesinin.
Biz hep üşüyen burnumuzu
Avucumuzda hohlayarak yürürdük.
Hiçbir hesabımız yoktu kimseyle.
Hiçbir aykırı yanımız, Hiçbir yalanımız…
Gözüm yaşarıyor, Yüreğim kanıyor…
Olmasaydı sonumuz böyle![/su_quote]
Yusuf Hayaloğlu’nun ‘’Yüreğim Kanıyor’’ isimli şiirindeki gibi sonumuzun güzel ve saygın olması için işimizi yaparken rekabet nedeniyle hiçbir yalanımızın ve kimseyle hiçbir hesabımızın olmaması gerekir. Paylaşılan zeytin tanesi gibi hayatımızın her aşamasında paylaşabilmesini ve işbirliği anlayışını geliştirebilirsek herkesin keyif alabileceği, yaşanılabilir bir dünyanın var olacağına inanıyorum.
Günümüzün dünyasında başarıya giden yolun işbirliğinden geçtiği açık bir gerçek. Gerçek bu olmakla birlikte işbirliği anlayışı ve kültürünün gelişmemiş olduğu toplumlarda ciddi sıkıntılar yaşanıyor.
İşbirliği anlayış ve kültürünün eşzamanlı olarak rekabetin temposundaki artışla yükselişe geçmiş olmasına şaşırmamak gerekiyor. İnsanlığın karşısında yıkıcı bir rekabet var ve tökezleyene adeta hayat hakkı tanımıyor. Bu nedenle de yaşanılan durumun üstesinden gelmek için işbirliği yapmak kaçınılmaz oluyor.
Sürdürülebilir bir başarıya bugün işbirliği sayesinde ulaşılırken toplumlar da bu anlayışı kazanmış bireylere ihtiyaç duymaktadır. İşte bu noktada yöneticilere ve kurumlara büyük görevler düşüyor.
Savaş Ceylan’ın bu konuya yönelik tespitleri önemli: “Kurum veya yöneticiler tarafından, işbirliğinin gerekli olduğuna ilişkin bir kültür aşılanırsa ve işbirlikçi davranışlar takdir edilerek ödüllendirilirse bu davranışlar yaygın hale gelir.
İşbirliğini kolaylaştıran etkenlerden birisi de işbirliğini önemli bir değer olarak çalışma hayatında yerleştirmektir. Değerler, sosyalleşme aracılığı ile bireyden bireye geçer. İşbirliğinin bir norm olduğu yerlerde gruba yeni katılanların işbirliği sergilemeleri daha kolay olur.
Çalışanlar arasında işbirliği yapılmasını sağlamanın temel kuralı aynı hedef için çalışmalarını sağlamaktır. Çalışanlar aynı hedef için beraber çalışmaları gerektiğini düşündükleri zaman doğal olarak işbirliği göstereceklerdir. İşbirliğini daha iyi anlamanın bir yolu da çalışanların bir hedef için rekabet ettikleri durumu düşünmek olacaktır.
Rekabetin yıkıcı düzeyde olduğu işyerlerinde çalışanlar karşı tarafın hareketlerini kendilerine zarar vermek için yaptığını düşünür. İşbirliği ikliminin var olduğu yerlerde ise çalışanlar karşılarındakileri adil bir mübadele içinde karşılıklı olarak fayda sağladıkları kişiler olarak görür.
Fikirlerin açıkça söylenebildiği gruplarda üyeler fikirlerinin diğer üyeler tarafından dikkate alındığını hissedecekleri için yaptıkları işten doyumları da artar.
İşbirliği içinde olan grupların bir başka özelliği ise işbirliği sonrasında grup üyelerinin güçlerinin artmasıdır. Aynı hedefe doğru ilerleyen çalışanlar, diğerlerinin kişisel olarak ilerlemesini kendi ilerlemeleri gibi kabul edecekleri için gelişim tüm üyeler için kolay bir şekilde elde edilecektir.”
Fotoğrafa baktığım zaman kaynak yapan adamın ellerini ve yardım eden adamın o sıcağa rağmen kaynak yapılacak cismi tutup işin tamamlanması gerektiğine olan inancı görüyorum. Aslında bütün yapılan işlerde herkes üzerine düşeni yapsa ve birbirine yardım etse üretimde başarı ve bereketin olacağına inanıyorum…
Başarıya giden yolun bencillikten değil de işbirliği anlayışı ve kültüründen geçtiğini anladığımızda yaşadığımız dünya yaşanılabilir bir dünya olabilir.