Gördüğüm günlerin birini görmezdim
Kavga kızışınca geri durmazdım
Meydanda kardaşa kıyanlardanım …[/su_quote]
Dadaloğlu’nun ‘’Aslımı Sorarsan Avşar Soyundan’’ isimli şiirinde belirttiği gibi mert insan herhangi bir sorun karşısında geri durmadığı gibi yanlış bir şey varsa kardeşine de kıyabilendir. Kıyılan kardeşlik kan bağıyla, anne ve babanın birlikteliğiyle olan kardeşlik mi yoksa “Kardeşlik zorunlu arkadaşlıktır, arkadaşlıksa gönüllü kardeşliktir” sözünü yaşayan ve yaşatan kardeşlikler midir?
Tarım ekonomisine sahip feodal toplumlarda çok çocuk sahibi olmak ve bu çocukların da erkek olmasına özel bir önem verilir. Erkek çocuk, feodal anlayışın sonucu, soyun sürdürücüsü olarak görüldüğü kadar üretim sürecinde bir işgücü olarak da görülür. Günümüzün çağdaş modern toplumlarında, kız ve erkek ayrımı önemli ölçülerde anlamını yitirdiği gibi bakabileceğin, iyi bir eğitim verebileceğine inandığın ölçüde çocuk sahibi olmak esastır. Günümüzün bireyleri, tarım toplumunda geçerli olan biran önce evlenip çocuk sahibi olmak gibi bir anlayışa da sahip değil.
Modern toplumlarda, geç gerçekleşen evliliklerde çocuk bağlamında bir ideal dikkat çekici: Mümkünse iki çocuk, biri kız olsun diğeri erkek. İki çocuğun arkasında yatan temel mantık, kardeşlerin hayatın akış sürecinde birbirlerine destek olacakları varsayımıdır. Çocuklarımız için kan bağı üzerinden gelecek bir kardeşliği, yardımlaşmayı düşünmek kadar dostluk ve arkadaşlık üzerinden gelecek yardımlaşmayı, paylaşımcılığı da düşünmeliyiz. Şu söze ne demeli: “Kardeşlik zorunlu arkadaşlıktır, arkadaşlıksa gönüllü kardeşliktir.” Ne mutlu, dostluğu ve arkadaşlığı gönüllü kardeşliğe dönüştürmüş olanlara.
Fotoğrafa baktığım zaman iki kardeşi görüyorum, biri kız biri erkek. İkisinin de gözleri ışıl ışıl ve yan yana aynı yere bakıyorlar. Aynı hedefe odaklanmış olmaları, sağlam bir dostluğun ve arkadaşlığın işareti olarak değerlendirilebilir. Aynı anneden ve aynı babadan iki kardeş. Her zaman aynı anneden ve babadan olan kardeşler bu şekilde yan yana veya sırt sırta verebiliyorlar mı? Çevrenize baktığınız zaman bunun her zaman gerçek hayatta fotoğraftaki gibi olmadığını görebilirsiniz. Martin Luther King, “ Kuşlar gibi uçmasını, balıklar gibi yüzmesini öğrendik; ama bu arada çok basit bir sanatı unuttuk: Kardeş olarak yaşamayı.” sözleriyle kardeşliğin önemini ne güzel vurguluyor. İster kan bağı olsun isterse olmasın gönüllü kardeş olmayı öğrenmeliyiz ve öğretmeliyiz.
Nazım Hikmet, yıllar önce insanlığa “ yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesin” sözleriyle seslenmişti. Dünyanın giderek gerilimli hale geldiği bir dönemde, unuttuğumuz basit sanata, kardeş olarak yaşamaya önem vermeliyiz. Samimiyetine inanmadığımız, zarar verdiğine inandığımız kardeşimiz ister kan bağı olsun isterse olmasın Dadaloğlu’nun şiirinde belirttiği gibi silinmeyi, vazgeçilmeyi fazlasıyla hak ediyor. Zarar vereni silmezsen o seni siler.