teyze, amca, bir imza ver.
Çocuklar öldürülmesin
şeker de yiyebilsinler. [/su_quote]
Nazım Hikmet’in ‘’Kız Çocuğu’’ isimli şiirindeki gibi çocukları öldürmeyelim ve öldürülmelerine kayıtsız kalmadan kapımızı çaldıklarında verdiğimiz şekeri yerken mutluluklarını gözlerinden okuyalım.
Çocuklar dünyanın pek çok noktasında savaş ve çatışmalar yaşanırken en büyük bedelleri ödeyenlerdendir. Çocuk katliamlarında vicdansızlık, merhametsizlik en çirkin yüzünü ortaya koyuyor. Hiçbir çocuk kendi isteğiyle dünyaya gelmiyor ve onları dünyaya getiren büyükler vahşi savaş ve çatışmalarda çocukları kurban ediyorlar. Kurban edilen her çocuğun geleceğin daha fazla kararmasına neden olduğunu insanlık tarihi unutuyor.
Savaşlar çocuklardan neleri götürüyor sorusuna verilen cevap yürekleri yakıyor: “Savaşlar çocuklardan çocukluğunu götürüyor, geleceğe dair umutlarını götürüyor, oyuncaklarını götürüyor, hayallerini götürüyor, sıcacık bir yatağı ve anne kucağını götürüyor, doğacak güneşi götürüyor, uyurken okunacak masalları götürüyor, yüreklerine dolması gereken sevgi tohumlarını götürüyor…”
Çocuklar çok ağır bir bedel öderken insanlık büyük bir darbe almaktadır ve geleceğe dair umutları olmayan çocuklar barışı olmayacak bir dünya demektir.
Nihat Ali Özcan, savaşların kurbanı çocuklar hakkında şu tespitleri yapıyor: “Savaşlar en fazla çocukları vuruyor. Sadece Suriye’de savaş sebebiyle başka ülkelere sığınanların sayısı 4 milyon 300 bini geçti. Bu sayının yarıdan fazlasını 18 yaşın altındaki çocuklar oluşturuyor. Savaş kurbanı çocuklar sadece hayatlarını kaybetmekle ya da yaralanmakla kalmıyorlar. Ailelerinden, okullarından, eğitimden, temel korumadan ve sağlık hizmetlerinden yoksunlar. Nitekim istatistikler Irak’ta ve Suriye’de bir neslin yok olduğunu gösteriyor.
Çocukların savaşta karşılaştıkları trajedilerden biri de silahlı gruplar tarafından suiistimal edilmeleri. Savaşçı, casus, haberci, cinsel köle olarak kullanmaları, propaganda amacıyla kurban edilmeleri sıkça karşılaşılan durumlar. Kimi zaman da ailelerin kontrol ve bağlılığı için çocuklar birer rehine olarak kullanılıyor.
Çocuk asker tanımı 18 yaşından küçükleri kapsadığı gibi, 15 yaşından küçüklerin silahlı gruplara kabulü bir insanlık suçu sayılıyor. Ne yazık ki Suriye’de bu duruma uygun çok sayıda olayın yaşandığını bazı raporlardan öğreniyoruz…”
Fotoğrafa baktığım zaman çocukların masumiyetini görüyorum. Savaşın kol gezdiği coğrafyalarda geleceğe ait umutları için Avrupa’nın kapısına dayanan göçmen aileleri ve çocukları görüyorum. Denizlerde hayatını kaybedenler büyük bir insanlık dramı olarak yürekleri dağlıyor. Çocukların ölümü karşısında sessiz kalmaktan daha utanç verici bir şey olamaz.
Çocuklar barışın güzelliğini yaşamalı ki insanlık için gelecek ancak o zaman güvenli olabilsin…