Kanatların çırpındığı kadar hafif..
Kalbinin attığı kadar canlısın
Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç…
Sevdiklerin kadar iyisin
Nefret ettiklerin kadar kötü..
Ne renk olursa olsun kaşın gözün
Karşındakinin gördüğüdür rengin..
Yaşadıklarını kar sayma:
Yaşadığın kadar yakınsın sonuna;
Ne kadar yaşarsan yaşa,
Sevdiğin kadardır ömrün..
Gülebildiğin kadar mutlusun
Üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin
Sakın bitti sanma her şeyi,
Sevdiğin kadar sevileceksin.
Güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer
Ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın
Bir gün yalan söyleyeceksen eğer
Bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın.
Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret
Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın
Unutma yağmurun yağdığı kadar ıslaksın
Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak.
Kendini yalnız hissettiğin kadar yalnızsın
Ve güçlü hissettiğin kadar güçlü.
Kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin..
İşte budur hayat!
İşte budur yaşamak bunu hatırladığın kadar yaşarsın
Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün
Ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun
Çiçek sulandığı kadar güzeldir
Kuşlar ötebildiği kadar sevimli
Bebek ağladığı kadar bebektir
Ve her şeyi öğrendiğin kadar bilirsin bunu da öğren,
Sevdiğin kadar sevilirsin…[/su_column] [/su_row]
Can Yücel’in ‘HERŞEY SENDE GİZLİ’ şiirinde belirttiği gibi her şey sevgide gizli. Sevgi sevebilmesini bilmektir, kendini sevdirebilmektir. Her şeyi sevebilmek ve yaşamı anlamlandırmaktır. Karşılıklı saygı ve değer vermedir, ortak paydada buluşabilmek için yerine göre ödün verebilmektir. Sevgiyi yaşamadan ‘seni seviyorum’ yalanından uzak durmaktır. ‘seni seviyorum’ u bazen söylemeden gözlerinde onu hissetmek ve gözlerinle haykırmak…Haykırırken de karşında bunu görebilecek ve anlayıp aynı şekilde sana yansıtabilecek birini sevebilmektir. Yani severken de doğru yerde olmasını bilmektir..
Çektiğim fotoğraflara baktığım zaman birinde 70 yaşını geçmiş iki insanın bakışlarındaki aşkı, sevgiyi ve saygıyı görüyorum. Yılların götüremediği, her şeye meydan okuyan aşkı görüyorum. Çoğumuzun günlük hayatta para ve statü için zaman ayıramadığımız ve bulamadığımız gerçek sevgiyi, bu yaşta da yaşanabilecek saygıyla dolu aşkı görüyorum. İkisi de sevdiği kadar sevilmiş. Mutluluğun fotoğrafını görüyorum. Diğer fotoğrafa baktığım zaman yaşlı bir nenenin elini, baston değneğini ve torununun bir çift gözünü görüyorum. Sadece bu kadar mı ? HAYIR… Yaşlandığın zaman seni ayakta tutabilen iki şeyin baston değneği ve sevgi olduğunu görüyorum. Çoğu dede ve nenenin gençliklerindeki hırslarına yenik düşüp kendi çocuklarına zaman ayırmayıp hem kendilerini hem de çocuklarını sevgiden mahrum bırakıp emekli olunca boşa düştüklerinde ‘torun evlattan tatlıymış’ yalanlarını görüyorum. Çocuğumu sevemedim, zamanı iyi değerlendiremedim, bari torunumla bu özlemimi gidereyim gerçeğini ifade edemeyişini görüyorum. Evet, bir yerden sonra farkına vardığımız ‘sevgi hiçbir zaman yaşlanmıyor ve sevdiğin kadar seviliyorsun’ gerçeğini anlıyoruz.
Can Yücel’in şiiriyle başladım, çünkü sevmesini bilmek için şiiri hissederek okumak ve yaşamak gerekir. Hayatı ezbere yaşar gibi yaşamadan şiir, resim ve fotoğraf gibi sanat dallarını çocuklarımıza küçük yaşta yaşatabilirsek, son 15 yıldır nerede hata yaptık sorusunu gerçekçi bir şekilde cevaplandırabilirsek gazetelerdeki şiddet haberleri yerine bu aşk ve sevgi dolu fotoğrafların yaşandığı güzel bir hayatı görürdük. Sevginin her zaman bir insanla değil farklı nesnelerle de paylaşılabileceğini bilmek gerekir. Sevmekten ve sevginizi doğru zamanda doğru şekilde ifade etmekten korkmayın ve yaşadığınız anın kıymetini bilin. Saygıya dayalı ve karşılıklı hissedilen sevgi yaşlanmadığı gibi sonsuzdur tıpkı güzel romanlardaki gibi….