Siz de görürsünüz bunları kadınlarda
Ödevleri yenilmek olan hep
Bıçakla kemik arasında
Susmakla ağlamak arasında
Yenilmek
Kadınlar.[/su_quote]
Cemal Süreya’nın ‘’Nehirler Boyunca Kadınlar Gördüm’’ şiirinde belirttiği gibi kadınlar memleketimizde genelde yenilen, ezilen, susmakla ağlamak arasında çaresiz kalanlardır. Peki, neden kadınlarımız memleketimizde genellikle bu durumdayken Avrupa’da farklı?
Yüzlerce yıl edilgen konumda kalmak, evin sınırları içinde yaşamaya mahkûm edilmiş olmak, ekonomik özgürlüğe sahip olmamak kadınların artık yaşamak istemediği şeyler. Kadınlar nesne konumundan çıkıp özne olmak istiyorlar.
Günümüzde özne olmak yolunda ilerlemeye çalışan kadının toplumsal konumunda çok köklü bir değişimin yaşandığı bir süreçteyiz. Geçmişten bugüne bakıldığında yeryüzü ölçeğinde kadın giderek önemli bir toplumsal aktör haline gelirken bunun hiç de kolay olmadığını kabul etmek gerekirken bu mücadeleye de saygı duymak gerekir.
Kadının önemli bir toplumsal aktör olabilmesi için Cemal Süreya’nın yazdığı şiirdeki gibi yenilen ve ezilen kadının yerine üretim sürecinde, üretim alanında var olabilen kadınlar olmalı. Üretiyor olmaktan gelen güç, kadınların özgürleşme sürecindeki en büyük dayanaklarıdır.
“Ekonomiye Kadın Gücü” başlıklı proje bağlamında yapılan şu tespitler çok önemli: “Kadınlarımızın ekonomiye katılmasının hem bireysel hem de toplumsal hayatta olumlu bir dönüşüm yaratacağına inanıyoruz. Kadınlarımız bu sayede aile bütçesine katkıda bulunurken kendi hayatları için de yepyeni kapılar açabilecekler. Hayatın karşısında kendi ayakları üzerinde güvenle durabilen kadınlarımızın yetiştirecekleri çocuklar da hayata daha güvenle ve daha büyük ideallerle bakacaklar.”
Rakamlar kadınların çalışma hayatına katılımı konusunda iyi şeyler söylemiyor: “Kadının iş gücüne katılımı kent ile kırsal alanda da farklılık göstermektedir. Ülke genelinde erkeğin iş gücüne katılımı yüzde 69,5 iken kadının iş gücüne katılımı yüzde 27,9’dur. Kadının işgücüne katılım oranı kentlerde yüzde 15,2, kırsal alanda ise yüzde 44,4’tür. Bu oran da gittikçe düşmektedir. İş gücüne erkeklerle kıyaslandığında eşitsiz katılan kadın, aynı zamanda istihdam olanakları bakımından da geridedir. Kadın işsizliği erkek işsizliğinden daha fazladır.”
Fotoğrafa bakınca dokuma tezgâhının başında üreten kadını görüyorum. Üreten kadın eli dikkat çekiyor. Kimi dokuma tezgâhının başında kimi ise elinde kalem kâğıtla bir şeyler üretmenin keyfini yaşıyor. Unutmayalım ki kadın ürettikçe özgürdür. Ekonomiye, üretime değen kadın eli, kadını özgürleştirmek kadar ülkeyi ve toplumu da özgürleştirir.
‘’Mucize’’ isimli sinema filmini izlediğimde evlendikleri ilk gece memleketimin birçok yerinde var olan kadının gözünü korkutmak ve erkeğin gücünü göstermek adına kuşun kafasının kopartılıp pencereden atıldığı bir dünya yerine kadın ve erkeğin birlikte sevip özgürleştirdikleri kuşları gördüğümde kadının özgürleşebileceği ve özne olabileceği günleri hayal edebilirim.
Hayatımızın her alanını güzelleştiren ve dünyamızı daha yaşanacak yer haline getiren tüm kadınlarımızın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutluyorum.