Ben sizden ayrılmış yürür bir dalım.
Ey çamlar, köknarlar, ey yeşil deniz
Ben kendi kendini sürür bir dalım.[/su_quote]
Ahmet Kutsi Tecer’in ‘Ilgaz Dağları’ndan’ isimli şiirinde belirttiği gibi bir dal, ana gövdeden ayrılsa dahi canlılığını devam ettirecek şartları oluşturabiliyorsa geleceğin yeni bir ana gövdesi olabilir. İnsan hayatında da etrafınızdan gelecek her türlü tehdit ve tehlikelerde size ne kadar zarar verilirse verilsin eğer siz kendinizden eminseniz, etrafınıza güven vermişseniz ve sağlam dostluklarınız varsa yeni bir hayat, yeni bir başlangıç diyerek ana gövde olma yolunda ilerlersiniz.
Kendilerini bahçivan olmadıkları halde en iyi bahçivan zannedip her şeyin en iyisini ben bilirim diyenler ise bazen ağaçların dallarını fazla budarlar ve budarlarken ana gövdeye zarar verebileceklerini hesaba katamazlar. Bu çok bilmişler, ana gövdenin de kuruyup çürüdüğünü görünce hemen suçu ağaçlara zarar veren böceklere atarlar. Hayatın içerisinde, hemen yanı başınızda o kadar çok bilmiş geçinen var ki anlatamam size. Ama anlatabileceğim tek şey her zaman bunların hırsları ve egoları ile gerçek kardeşlerine dahi zarar verebileceklerinin unutulmaması gerektiğidir. Kuruyup yok olmak istemiyorsan kendini bu kişilik özelliklerine sahip olanlardan korumasını bilmelisin.
Fotoğrafa baktığım zaman sahanın ortasında bacakları olmayan, yanı başında tekerlekli sandalyesi olan, formasını giymiş ve gururla fotoğraf makinesine poz veren tıpkı şiirdeki gibi kendi kendini sürür bir dal gibi hayata sımsıkı bağlı, başaran bir insanı görüyorum. Yüzünde ve gözlerinde kendinden emin o duyguyu görüyorum ve ‘’hiç bir şey başarmama engel değil’ haykırışını görüyorum. Hayatın içinde de ne kadar sizleri engellemeye kalkarlarsa kalksınlar eğer başarma isteği ve çabası varsa, doğru insanlarla birlikteyseniz başarabilir ve fotoğraf makinesine başarmış, yok olmamış birisi olarak gururla poz verebilirsiniz.
Başımıza ne gelirse gelsin “olmasaydı daha iyi olurdu” cümlesini kullanmakla beraber “ bundan sonra ne yapabilirim? Nasıl başarıp mutlu olabilirim ve kendi ihtiyaçlarımı giderebilirim?” şeklinde düşünmek yaşam felsefemiz olmalı. “Yaşamak, hem de yok etmek isteyenlerin inadına yaşamak” dememiz gerektiğini düşünüyorum ve kendi yaşantımda da uyguluyorum.